HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞÜ BAĞLAMINDA TAM YARGI DAVASINDAKİ USUL VE SÜRELERİN HAKSIZ FİİLDEN KAYNAKLANAN TAZMİNAT DAVASI İLE KARŞILAŞTIRILMASI
Journal Title: İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi - Year 2016, Vol 7, Issue 1
Abstract
Hukuk devleti ilkesinin ve anayasal hükümlerin bir sonucu olarak idare kendi işlem ve eylemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlüdür. İdareyi, bu zararı tazmine zorlayacak en etkili yol ise tam yargı davalarıdır. Hukuka saygılı devlet anlayışında bireylere, sadece idareye karşı dava açma hakkının tanınmış olması yeterli değildir; aynı zamanda bireylerin bu haklarını en kolay şekilde kullanabilmelerinin de önünün açılması gerekir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin içtihatlarında da vurgulandığı gibi dava süresinin kısa olması, uygulanan usulün karmaşıklığı nedeniyle dava açma süresinin kaçırılmasını, mahkemeye başvurma hakkının ihlali olarak kabul etmektedir. İdari yargı organlarınca görülen tam yargı davaları ile özel hukuktaki haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarından süre ve usuller açısından çeşitli farklılıklar öngörülmüştür. Adli yargıda hakkı ihlal edilenler doğrudan tazminat davası açabilirken idari eylemlerden kaynaklanan hak ihlallerinde dava açmadan önce idareye başvuru yapılması zorunlu tutulmuştur. Pratikte idarenin bu başvuruya olumlu cevap verme imkânı olmamasına rağmen idare aleyhine dava açılmasını güçleştiren zorunlu başvurunun haklı bir gerekçesi bulunmamaktadır. Tam yargı davalarında dava açma süresi adli yargıdaki tazminat davalarına oranla çok kısa olarak düzenlenmiştir. Dava açma sürelerinin kısa tutulmasının, iptal davaları için kısmen haklı bir gerekçesi olabilse de konusu parasal bir alacağı içeren idari davalarda idare lehine durum oluşturmanın hukuki ve mantıki dayanaklarının açıkça ortaya konulması gerekir. Çalışmamızda, tam yargı davaları ile özel hukuktaki tazminat davalarını karşılaştırılarak idareye tanınan ayrıcalıkların hak arama özgürlüğüne uygunluğu ele alınacaktır.
Authors and Affiliations
Yakup GÖNEN
İSVİÇRE MEDENİ KANUNU İLE KARŞILAŞTIRMALI OLARAK TÜRK HUKUKUNDA EMEKLİLİKTEN DOĞAN HAKLARIN PAYLAŞTIRILMASI
Türk ve İsviçre hukukunda eşler evlilik birliğinin boşanma ile sona ermesi durumunda birbirlerinden maddi tazminat, manevi tazminat, yoksulluk nafakası ve mal rejiminin tasfiyesini talep edebilirler. Her ne kadar Türk Me...
J. J. ROUSSEAU VE EGEMENLİK ANLAYIŞI ÜZERİNE
Bu çalışmada; fikirleriyle Fransız Devriminin, buna paralel olarak da Aydınlanma Çağı Avrupa’sında demokrasinin olgunlaşmasını sağlayan ve 18. yüzyılın en önemli siyaset teorisyenlerinden biri olan Jean-Jacques Rousseau...
TÜRK VE ALMAN İLAÇ HUKUKUNDA HATALI ÜRETİLEN İLAÇTAN DOĞAN SORUMLULUK VE ÖZEL SORUMLULUK HÂLLERİ
Geçmiş yüzyıllar boyunca insanoğlu, sağlığını korumak veya sağlığına kavuşmak amacıyla ilaç kullanmıştır. Özellikle 20. yüzyılda, ilaç endüstrisinde meydana gelen hızlı gelişim, beraberinde ilaç üreticisinin sorumluluğu...
BELİRLİ SÜRELİ KONUT VE ÇATILI İŞYERİ KİRA SÖZLEŞMELERİNİN KİRAYA VEREN TARAFINDAN BİLDİRİM YOLUYLA SONA ERDİRİLMESİNDE ON YILLIK UZAMA SÜRESİ (TBK md. 347 f.1)
Konut ve çatılı işyeri kira sözleşmelerinin bildirim yoluyla sona ermesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 347. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddenin birinci fıkrası, belirli süreli konut ve çatılı işyeri kira sözleşm...
DEVLETLERİN TANINMASINDA DÖNÜM NOKTALARI: BADİNTER KOMİSYONU VE KOSOVA’NIN TANINMASI
Bu makale Kosova’nın bağımsızlık ilanı ve Badinter Komisyonu çerçevesinde yeni devletlerin tanınmasına ilişkin uluslararası hukuktaki gelişmeleri incelemeyi amaçlamaktadır. Badinter Komisyonu Avrupa Topluluğu ve uluslara...