İPSALA NAHİYESİNİN KAZA OLMA ÇALIŞMALARI*
Journal Title: intoba - insan ve toplum bilimleri akademi dergisi - Year 2021, Vol 1, Issue 2
Abstract
Osmanlı Devleti, II. Viyana bozgunundan sonra kendini yenilemek için sürekli arayış içinde olmuştur. Geri çekilmenin önünü alabilmek amacıyla önce askeri faaliyetler ön plana geçmiştir. Cephelerde durumu düzeltmek amacıyla, savaş araç gereçleriyle işe başlanmıştır. Askeri alandan sonra yenilik hareketleri devletin tüm alanlarına yayılmıştır. Avrupa’da meydana gelen gelişmelere uygun olarak idari alanda klasik döneme göre köklü değişiklikler yapılmıştır. Tanzimat Fermanı’nı ile birlikte yeni bir yönetim anlayışı benimsenmiştir. Özellikli 19. yüzyıl idari yapılanmasında Fransız departman sistemi benimsenmiştir. Bu çerçevede teşkilatlanma yönüne gidilmiştir. Bu teşkilatlanmaya uygun olarak kimi yerleşim birimleri statülerini değiştirmek amacıyla bazı çalışmalar yapmışlardır. Osmanlı arşiv belgeleri incelendiğinde aynı dönemde benzer çalışmalar görülmektedir. Örneğin Gaziantep de hemen hemen aynı tarihte sancak olmak için başvurmuştur. Osmanlı Devletinin son dönemlerinde idari taksimatta taklit edilen Fransız “Departman Sistemi” Sultan II. Mahmut döneminde uygulanmıştır. Bu sisteme göre Sultan II. Abdülhamit döneminin başında Osmanlı idaresi vilayet, sancak, kaza, nahiye ve köy olarak taksim edilmiştir. Edirne Vilayeti 1876 yılı idari yapılanmasında Edirne merkez olmak üzere Tekirdağ, Gelibolu, Filibe ve İslimiye olarak yapılandırılmıştır. 1878 yılında ise Filibe ve İslimiye Doğu Rumeli vilayetine aktarılmıştır. Edirne vilayeti Dedeağaç sancağına bağlı İpsala, nahiye iken kaza olmak istemiştir. İpsala’nın durumu ise bazı ilginç yönleri içermektedir. Osmanlı idari yapılanması içinde nahiye olan İpsala, kaza statüsüne geçmek için büyük çaba harcadığı görülmektedir. Bir yanda kaza olmak için ne kadar elverişli olduğunu üst makamlara iletmeye çalışırken diğer taraftan da kaza olmaları halinde masrafları kendilerinin karşılayacağını bildirmişlerdir. Osmanlı Devletinin yetkililerinin ekonomik gerekçelerle değişikliğe izin vermediği anlaşılmaktadır. İpsala’nın halkı ise ekonomik durumlarının kaza olmak için elverişli olduğunu özellikle vurgulanmıştır. Kaza olma konusunda bir başka gerekçeleri ise kaza merkezleri Sofulu’ya uzak olmasıdır. Bir mahkeme kurulması ve naip tayin edilmesi konunun ana eksenini meydana getirmektedir. Kaza halkının Sofulu kazasıyla işlerinin yoğun olduğu anlaşılmaktadır. Halk, Sofulu’ya mahkemeye gitmek hem uzak hem de iklim ve coğrafi bakımdan zor olduğunu, kaza oldukları takdirde bu külfetten kurtulacaklarını düşünmüştür. İpsala halkı bu amaçla bir heyet kurmuş ve kaza masrafları için para toplamıştır. Belgelerden anlaşıldığı kadarıyla incelenen dönemde İpsala kaza merkezine dönüşmemiştir.
Authors and Affiliations
Ahmet OĞUZ
HALEP VİLAYETİNDE KAYIT ALTINA ALINAN AŞİRETLER (1909)
Bu çalışmanın temel amacı 1909 yılında Halep vilayeti dâhilinde yaşamış olan aşiretleri tespit etmek, bu aşiretlerin hane ve nüfus sayıları hakkında bilgi vermektir. Bu amaç çerçevesinde Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivi...
TOPLUMSAL CİNSİYET BAĞLAMINDA KADIN ÂŞIK VE DENGBEJCİLER
Toplumsal cinsiyet rolleri, en temelde kadın ve erkek olarak ikiye ayrılır. Birey; içinde yaşadığı topluma karşı görev ve sorumluluğu olan, sosyal ortamda bunları yerine getiren kişidir. Sosyal ilişki ve sosyal sisteml...
İPSALA NAHİYESİNİN KAZA OLMA ÇALIŞMALARI*
Osmanlı Devleti, II. Viyana bozgunundan sonra kendini yenilemek için sürekli arayış içinde olmuştur. Geri çekilmenin önünü alabilmek amacıyla önce askeri faaliyetler ön plana geçmiştir. Cephelerde durumu düzeltmek amac...
İNGİLTERE’DE ÇARTİST HAREKET’İN OLUŞUMU VE FAALİYETLERİ (1832-1867)
Bu çalışmada tarih boyunca işçi sınıfının verdiği mücadelenin önemli bir aşaması olan Çartizm Hareketi incelendi. Konu ile ilgili önceden yapılan ve dağınık halde bulunan birbirinden farklı araştırmalar ele alınarak Ça...
TARİHYAZICILIĞI: TARİH ALANINDA FELSEFİ HERMENÖTİK NASIL YAPILIR?
Tarih nedir? Tarihyazıcılığı’nda izlenecek metod nasıl olmalıdır? Tarih-felsefe ilişkisi nedir ve ne zaman başlamıştır? gibi sorular bütün tarihçilerin günümüzdeki sorunsallarındandır. Bilindiği üzere antikiteden 18. y...