İslam Eğitiminde Müzik
Journal Title: Van İlahiyat Dergisi - Year 2018, Vol 6, Issue 8
Abstract
İslam âleminde müzik eğitiminin gerçekleşebilmesi için öncelikle dinî açıdan meşru yani helal olması gerekir. İslam dünyasında müzik ve aletleri ile ilgili tartışma öteden beri var olagelmiştir. Tartışılan bu konunun taraftarları, savundukları fikirlerin meşruiyetini elbette Kur’an ve Resulullah’ın söz ve uygulamalarında aramaktadırlar. Tartışmanın temel sebebi, Kur’an’da bu konuda çok açık ifadelerin bulunmamasıdır. Hadislerdeki deliller ise, bazılarınca kabul görmesine karşılık, karşı tarafça tevil edilerek yorumlanmaya çalışılmıştır. Çalışmamızda, müzik dinlemeye ve müzik aletlerinin çalınmasına olumlu bakanlar ile buna karşı olanların delilleri gözden geçirilmeye çalışılmıştır. Bu açıdan meseleye bakıldığında, müziğe olumlu yaklaşanların dinî temelli delillerinin daha sağlam olduğu ortaya çıkmaktadır. Zira müziğin Resulullah zamanında dinlendiği, seslendirildiği ve müzik aletlerinin kullanıldığında dair çokça örnek bulunmaktadır. Müziğin İslam’a uygun olduğunu düşünenler, Resulullah’ın bu uygulamalarından hareketle, müziğin insanı İslam’a göre haram olan hususlara sürüklemediği müddetçe şarkı söylemenin, dinlemenin ve müzik aletlerini çalmanın bir mahsurunun olmadığını söylemektedirler. Müziğe olumlu yaklaşanlara göre, insan daima güzel olan şeyleri dinlemeye meyillidir. O halde içinde kötü şeyler barındırmadıkça, güzel sesleri dinlemenin de bir sakıncası olmamalıdır. Kaldı ki şarkı ve türküler, şiirlerin melodi halindeki seslendirilmelerinden ibarettir. O halde şiir için söylenecek sözler, aynı zamanda müzik için de geçerlidir. Bu konuda söylenecek söz, Resulullah’ın buyurduğu gibidir: “Şiir, söz mesabesindedir; güzeli güzel, çirkini ise çirkindir.” Müziğin de güzeli ve harama sevk etmeyeni, güzeldir; çirkini ve harama götüreni ise, haramdır.Müziğe olumsuz yaklaşanların ise, delil olarak getirdikleri ayetlerden bazı kavramları tevil ederek, ayetlerde yerilen bu terimlerin aslında müziğe işaret ettiğini iddia etmektedirler. Keza delil olarak öne sürdükleri hadislerin neredeyse hiç biri, sahih hadis değildir. Bu iddialarda bulunanlar, çoğunlukla zayıf hadisleri delil getirerek iddialarını ispat etmeye çalışmaktadırlar. Müziği söylemenin, dinlemenin ve müzik aletlerinin çalmanın haram olduğunu savunanlar, genellikle müziğin boş işlere, eğlenceye sevk ettiği ve ayrıca şehveti tahrik ettiği, şehvetin tahrik olmanın olumsuz sonuçlar doğurduğu, yanlışa götüren her şeyin yanlış olduğu fikrinden hareketle, müziğin de haram olması gerektiği kanaatine varırlar. Onlara göre, bu sayıların hususların dinen doğru şeyler olmadığından hareketle, bunlarla uğraşmak da doğru değildir. Bunu yaparken İslam hukukunun genel bir kaidesini işletirler: Sedd-i Zerâi; yani olumsuz şeyleri engelleme kuralı. Genel olarak İslam dünyasında müziğe olumsuz yaklaşan bir hava hâkim olsa bile, müzik eğitiminin kesintisiz olarak yapıldığı ortaya çıkmaktadır. Çalışmamızda buna dair bazı örnekler sunulmuştur.
Authors and Affiliations
Şakir Gözütok
SİBEVEYHİ’NİN “EL-KİTAB” ADLI ESERİ IŞIĞINDA ARAP GRAMER İLMİNİN DOĞUŞU
Şüphesiz gramer sisteminin her dilde çok büyük bir önemi vardır. Çünkü gramer sistemi dilin yapısını açıklığa kavuşturur ve onunla konuşanların fikirlerine şekil verir. Arap gramer sisteminin, doğuda Hint ile batıda Yu...
Moderniteye Karşıt Modeller Olarak; Köktendincilik, İslamizm ve Cihadizm
Bu çalışmada modernitenin çıkışı ve bununla birlikte karşıt modeller olarak gelişen Cihadizm, İslamizm ve Köktendincilik ele alınmaktadır. Bu modeller, hem tarihsel hem de güncel bağlamda değerlendirilmektedir. Ayrıca b...
İMAM EŞ’ARÎ’ VE EHL-İ SÜNNET MEZHEBİNE KATKISI
Ehl-i Sünnet ekolünün önde gelen mezheplerinden biri şüphesiz Eş’ariliktir. Bu makalede mezhebe ismini veren İmam Eş’arî’nin genel hatlarıyla hayatı, Ehl-i Sünnet düşünce geleneğine olan katkısı, mezhebinin doğuşu ve y...
İSLÂM AHLÂK FELSEFESİNE GİRİŞ: İLK DÖNEM AHLÂK FELSEFESİNDE TEMEL AHLÂK PROBLEMLERİ
Bir felsefî disiplin olarak ahlâk felsefesi, ahlâkî problemler ve yargılar üzerinde ciddi bir düşünme faaliyeti olarak değerlendirilebilir. Bu düşünme faaliyetinin entelektüel anlamda belirli bir düzeyde olması gerekir....
ŞEYH AHMET EL-HAZNEVÎ’NİN SINIRLARI AŞAN BİRLİK DÜŞÜNCESİ VE FETVALARINDA TAKİP ETTİĞİ METOD
Şeyh Ahmet el-Haznevî, Osmanlı’dan kalan topraklarda sun’î sınırları aşan bir anlayış ile hizmetlerini sürdüren, geniş kitlelere ulaşan, kardeşlik, tasavvuf, eğitim, yardımlaşma şiarıyla hareket eden, sünni paradigmaya s...