MONOKLONAL ANTİKOR TEKNOLOJİSİ’NİN DÜNÜ, BUGÜNÜ VE GELECEĞİ
Journal Title: UNKNOWN - Year 2016, Vol 2, Issue 1
Abstract
20. yy başlarında Paul Erlich “sihirli mermi” (magic bullet) teorisini öne sürdüğünde elinde yalnızca Emil von Behring ile Kitasato Shibasaburō’nın hümoral immünitenin varlığına dair yapmış oldukları çalışmanın verileri mevcuttu. O günlerde antikorların varlığına dair hiçbir somut veri bulunmamaktaydı. Teoriye göre “eğer spesifik bir patojene özgü bir bileşik geliştirilebilirse, bu yolla söz konusu patojene toksin de gönderilebilirdi”. Bu bağlamda 80’lerden günümüze monoklonal antikor geliştirme teknolojisi alanında geldiğimiz nokta değerlendirildiğinde, Paul Erlich’in o yıllarda prensip olarak öne sürdüğü savaşım stratejisini hayata geçirebilecek teknolojinin ötesine geçmeye başladığımız söylenebilir. İlk yıllarda tamamı ile fare antikorlarının üretimi ile başlayan süreç, aynı yıllarda temelleri atılan rekombinant DNA teknolojisinin de yardımı ile büyük bir hızla gelişim göstermiştir. Günümüzde, proteomiks ve biyoinformatik alanlarının da söz konusu alanda varlık göstermeleri ile farklı organizmalarda bulunan daha uzun yarı-ömürlü antikorların insan zincirli versiyonlarından, çok fonksiyonlu antikorlara; toksin konjuge edilmiş antikor formlarından, radikal sayılabilecek tasarımlara kadar Paul Erlich’in hayallerinin çok ötesinde “sihirli mermiler” üretebilmekteyiz. Üstelik üretebildiğimiz bu mermiler tamamı ile hedefine özgüdür. Ancak bütün bu gelişmelere rağmen, güncel antikor geliştirme tekniklerinin getirdiği bazı kısıtlar nedeni ile olası salgınlarda yeterince hızlı davranamamakta; kanser vakalarında ise halen büyük ölçüde konvansiyonel silahlarımıza başvurmak zorunda kalmaktayız. Neyse ki söz konusu alandaki hızlı gelişim ve günümüzde mevcut olan teknolojik olanaklar nedeni ile monoklonal antikor teknolojisinin çeyrek asırda kat ettiği yolun çok daha fazlasını önümüzdeki 10-20 yıl içinde kat etmesi beklenmektedir. Bu bağlamda, günümüz dünya ilaç pazarındaki payı %25’ten fazla olan protein bazlı biyoteknolojik ilaçların, yakın bir gelecekte kimyasal olarak sentezlenen konvansiyonel terapötiklerin yerini alarak pazarın büyük çoğunluğuna hakim olması beklenmektedir.
Authors and Affiliations
S. Mert Selimoğlu, Murat Kasap, Gürler Akpınar, Aynur Karadenizli
RE-EVALUATION OF LPS CONCENTRATIONS ON THE 293T HUMAN RENAL CELL LINE
Objective: The inflammatory responsiveness of the cells to Lipopolysaccharides (LPS) is commonly used for in vitro experiments. However, the correct dose of the LPS for cell line experiments is elusive. The LPS concentra...
EDTA - Dependent Pseudothrombocytopenia: Case Report
EDTA-dependent pseudothrombocytopenia is the mismeasurement of the thrombocyte count in EDTA anticoagulated blood, due to aggregation of these cells. The situation may be mistaken with true thrombocytopenia and may lead...
Intrapartum Care Model for a Positive Childbirth Experience: World Health Organization’ Recommendations
The birth process is critical to the survival of women and their babies. Because, when intrapartum complications occur, the risk of mortality and serious morbidity increases for both the woman and baby. Nowadays, more wo...
Post-Traumatıc Stress Dısorder and Related Factors in Post-War Syrıan Refugees Who Mıgrated to Turkey and Worked in Humanıtarıan Aıd Organızatıons
Objective: Wars are responsible for the immense increase in the number of refugees migrating worldwide due to violence caused by unresolved conflicts and repeating armed clashes. The war that started in Syria in March of...
12th ORPHEUS Congress - PhD Education Standards In Health Sciences: Impressions From Lithuania
The 12th Congress of the ORPHEUS Committee, which aims at the standardization of PhD education, was held in Lithuania on May 4-6 this year.One hundred fifty people from 12 different countries participated in this meeting...