Primer açık açılı glokom tanı ve takibinde bilgisayarlı görme alanı ile optikal koherens tomografinin karşılaştırılması
Journal Title: Dicle Tıp Dergisi - Year 2016, Vol 43, Issue 3
Abstract
Amaç: Primer açık açılı glokom (PAAG) hastalarında görme alanı (GA) indeksleri ile optikal koherens tomografi (OKT) ölçümleri arasındaki ilişkinin değerlendirilmesi ve glokomatöz progresyonun erken tespitindeki rollerinin araştırılması amaçlanmıştır. Yöntemler: 2007 Ocak ile 2012 Haziran tarihleri arasında Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi Göz Hastalıkları Glokom Biriminde takipli, ilaç tedavisiyle göz içi basıncı kontrolü sağlanan, PAAG tanısı almış 72 hastanın 84 gözü çalışmaya alındı. GA’daki MD değeri temel alınarak glokom evrelemesi yapıldı. Buna göre; Grup 1 MD ≥-6dB olan “erken evre glokom” hastalarını, Grup 2 MD -6dB ile -12dB arası olan “orta evre glokom” hastalarını, Grup 3 MD ≤-12dB olan “ileri evre glokom” hastalarını kapsamaktaydı. Ölçülen OKT değerleri ile GA değerleri arasındaki ilişki incelendi. Ayrıca gruplardaki hastaların ortalama optik sinir başı (OSB) ve retina sinir lifi tabakası (RSLT) kalınlıkları hesaplanarak gruplar arasında karşılaştırıldı ve glokom evresi ile OKT’de ölçülen RSLT kalınlığı arasındaki ilişki değerlendirildi. MD’de 2 dB artış ve Avg Thickness’da 20 μm incelme progresyon olarak kabul edilerek, GA ve OKT’ deki progresyon oranları hesaplandı. Bulgular: GA; MD indeksi ile OKT; Smax/Tavg, Imax/Tavg, Smax/Navg, Max-Min, Smax, Imax, Savg, Iavg, Avgthick, RA, RCSA, RV, CA, CV, CDHR, CDVR, CDAR parametreleri arasında güçlü pozitif korelasyon görüldü. GA; PSD indeksi ile OKT; Smax/Imax, Max-Min, Smax, Imax, Savg, Iavg, AvgThick, DA, RA, RCSA, RV, CA, CV, CDHR, CDVR, CDAR parametreleri arasında istatistiksel olarak pozitif korelasyon izlendi. Çalışmamızda PAAG alt grupları açısından da ortalama RSLT kalınlığı arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık olduğu saptandı. Glokomun evresi arttıkça ortalama RSLT kalınlığının azaldığı tespit edildi. Tüm hastaların GA ve OKT parametrelerin ilk ve son ölçümleri arasındaki ilişki incelenerek progresyon araştırıldı. Hastaların %25’inde GA’da progresyon, %29,6’sında OKT’de progresyon saptandı. GA’da progresyon saptanan tüm hastalarda OKT’de de progresyon vardı. Olguların %4,6’sında GA’da progresyon olmaksızın OKT’de progresyon olduğu görüldü. Sonuç: Glokomda GA indeksleri ile OKT parametreleri arasında anlamlı bir pozitif korelasyonun olduğu görüldü. Glokomatöz progresyonun erken tanısı için OKT’de RSLT kalınlığı takibi GA indekslerinden daha erken bulgu verdiğinden glokom takibinde ümit vericidir Anahtar kelimeler: Glokom, görme alanı, optikal koherens tomografi
Authors and Affiliations
Birgül Dursun, Selahattin Keklikçi, Mehmet Dursun, Mine Yıldırım, Seyfettin Erdem
Surgical treatment of advanced stage Freiberg disease
Objective:Freiberg disesase is an avascular necrosis of the 2nd and 3rd metatarsal head and which kind of surgical option to be used is controversial in symptomatic patients. In this study the results of the advanced st...
Meme cerrahisi için torakal paravertebral blok
Torakal paravertebral blok (TPVB), dengeli hemodinamik yanıtla seyreden güvenli bir anestezi sağlaması, kateter aracılığıyla postoperatif ağrı kontrolüne imkân vermesi ve düşük yan etki profili nedeniyle genel anestez...
Santral obezite göstergesi olan bel çevresinin alt üriner sistem semptomları, erektil disfonksiyon ve metabolik sendrom komponentleri ile ilişkisi
Amaç: Bu çalışmada santral obezite göstergesi olan bel çevresinin alt üriner sistem semptomları, erektil disfonksiyon ve metabolik sendrom komponentleri ile olan ilişkisini incelemeyi amaçladık. Gereç ve yöntem: Orta...
Our experience on developing urinary tract infections after transrectal prostate biopsy
Objective: Prostate cancer is a common disease in men proportionally with age. For the diagnosis of prostate cancer, prostate biopsy be performed routinely in all centers so it has become today. Complications after pr...
Herediter anjioödemli hastanın anestezi yönetimi
Herediter anjioödem C1 esteraz inhibitör eksikliğine bağlı olarak gelişen otozomal dominant geçiş gösteren nadir bir hastalıktır. Herediter anjioödemli hastalar klinik olarak yüz, gövde, solunum yolları, abdominal organ...