Deneysel subaraknoid kanamada karotid cismin nöron korumasındaki rolü
Journal Title: Dicle Tıp Dergisi - Year 2013, Vol 40, Issue 2
Abstract
Amaç: Karotid cisimler, temel arteriyel kemoregulatuar üniteler olarak bilinirler. Karotid cisimlerin serebral sirkülasyonda ve kan pH regülasyonunda önemli bir rolü olduğu iyi bilinmesine rağmen, subaraknoid kanamadaki rolleri henüz araştırılmamıştır. Biz subaraknoid kanamada karotis cisim nöron yoğunluğunun beyin üzerinde nöron koruyucu etkisinin olup olmadığını araştırdık. Yöntemler: Yirmi hibrit tavşan çalışmada kullanıldı. Bunların dört tanesi (n=4) referans grup olarak kullanıldı ve kalanların (n=16) sisterna magna’ları içerisine otolog kan enjeksiyonu yapılarak subaraknoid kanama geliştirildi ve bir ay sonra hayvanların yaşam süresi sonlandırıldı. Tüm karotid cisim ve beyin dokuları, stereolojik metodlar kullanılarak histopatolojik olarak incelendi. Karotid cisimdeki nöronal yoğunluk ile hipokampustaki dejenere nöron yoğunluğu arasındaki ilişki istatistiksel olarak karşılaştırıldı. Bulgular: Subaraknoid kanaması olan beş tavşan takip süresi içerisinde öldü (n=5). Normal tavşan ailesinde karotid cisim ortalama nöronal hücre yoğunluğu 4500±500/ mm3 ve hipokampus ortalama nöronal hücre yoğunluğu 170,000±17,000/mm3 olarak saptandı. Karotid cisminde yüksek nöron yoğunluğu olan tavşanların hipokampuslarındaki dejenere nöron hücre yoğunluğu 20,000±3,000/ mm3 iken karotid cisminde düşük nöron yoğunluğu olan tavşanların hipokampuslarındaki dejenere nöron hücre yoğunluğu 65,000±8,000/mm3 saptandı. Karotid cismin nöronal yoğunluğu ve hipokampusun dejenere nöron sayıları arasındaki farklılık istatistiksel olarak anlamlıydı. Sonuç: Karotid cismin nöron yoğunluğu, subaraknoid hemorajide beyin dokusunun korunmasında önemli bir rol oynayabilir. Anahtar kelimeler: Subaraknoid hemoraji, karotid cisim, hipokampüs, nörodejenerasyon, serebral iskemi
Authors and Affiliations
Mehmet Aydın, Nazan Aydın, Adnan Bayram, Canan Atalay, Sare Altaş, Dilcan Kotan, Hızır Ulvi
Intussusception in a term newborn with duct-dependent congenital heart disease
Prostaglandin E1 infusion is widely used to maintain patency of ductus arteriosus in newborns with duct-dependent congenital heart disease until surgery. Prostaglandin E1 is a lifesaving drug, but it has many side eff...
Bir üniversite hastanesinde 5 yıllık intraoperatif patoloji konsültasyonlarının değerlendirilmesi
Amaç: İntraoperatif patoloji konsültasyonu (İOPK) patolojinin en önemli ve en güç işlemlerinden biridir ve sonuçlarının retrospektif olarak yeniden gözden geçirilmesinin patoloji laboratuarlarında bir kalite kontrol y...
Transient effusive constrictive pericarditis
Constrictive pericarditis is a rare complication which occurs after coronary bypass grafting operation. Classic constrictive pericarditis after cardiac operation coronary bypass grafting operation is considered to be...
Yenidoğanda fonksiyonel pulmoner atrezi
Fonksiyonel pulmoner atrezi (FPA) nadir görülen klinik bir durumdur. Yapısal olarak yenidoğan döneminde pulmoner arter basıncının sağ ventrikül basıncından yüksek olduğu bazı olgularda pulmoner kapağın tam olarak açıl...
Konjenital sağ ve sol koroner arter kaynaklı koroner-pulmoner arter fistülü
Koroner arter fistülü (CAF) , 50 000 canlı doğumda 1 görülen, nadir konjenital anomalidir. Fistül, vakaların %53 oranında sağ koroner arterde, %42 oranında sol koroner arterde ve %5 oranında iki koroner arterde gör...