New stem cells
Journal Title: Ege Tıp Dergisi - Year 2014, Vol 53, Issue 4
Abstract
Sayın Editör, Ocak ayında sonuçları açıklanan bir çalışma bilim dünyasında dikkatleri üzerine çekti. Bu çalışmada Obokata ve ark. (1), somatik hücrelerin düşük pH gibi düşük bir stres karşısında yeniden programlanarak pluripotent özellik kazandığını öne sürmekteydi. Bilindiği üzere pluripotent kök hücreler ilk olarak fare embriyoları takip eden yıllarda da insan embriyoları iç hücre kitlesinden elde edilmiş, ardından sahip oldukları çeşitli özellikleri nedeniyle kök hücre ve ilişkili çalışmalar için önemli bir hücre kaynağı olmuştur. Ancak insan embriyolarından elde edilen bu hücrelerin kullanımı etik sorunlar nedeniyle birçok ülkede yasaklanmıştır (2). İşte böyle bir ortamda Yamanaka ve ekibi pluripotent hücrelere giden alternatif bir yol bulmayı başararak 2012 yılında Nobel ödülü almaya hak kazandı. Yaptıkları çalışmada somatik bir hücreden, dışarıdan verilen bazı transkripsiyon faktörleri aracılığı ile pluripotent hücreler oluşturulabileceğini önce fare sonra insan hücrelerinde gösterdiler (3,4). Ancak bu yöntem ile yapılan çalışmalar da bazı yeni sorun ve arayışları beraberinde getirmekteydi. Özellikle uyarılmış pluripotent kök hücre (IPSC) oluşturmak amacı ile kullanılan bazı transkripsiyon faktörlerinin onkojenik özellikte olması ve transkripsiyon faktörlerini hücrelere aktarmak için kullanılan viral vektörlerin taşıdığı yüksek genomik integrason ve mutasyon riski nedeniyle farklı viral yöntemler ve transkripsiyon faktörleri denenmiş; bununla birlikte çeşitli nonviral yöntemler geliştirilmeye çalışılmış; başlangıçta kullanılan hücre tipi değişikliği, bazı yardımcı moleküllerin denenmesi ile daha etkili ve daha güvenli IPSC üretme teknikleri geliştirilmeye çalışılmış ve bu yöndeki çalışmalar da devam etmektedir (5). Bu arayışların bir sonucu olarak mı ortaya çıktı bilinmez ama Obokata ve ekibi tamamıyla farklı bir yöntem ile ne genetik değişim ne de küçük moleküllerin kullanımını gerektiren bir yol ile somatik bir hücreden pluri-totipotent karakterde kök hücre üretmeyi başardıklarını açıklaması büyük yankı uyandırdı.Bu çalışmaya baktığımızda özet olarak; 1 haftalık fare dalaklarından elde edilen cd45+ hücrelerin; öncelikle 5.7’lik bir pH değerine otuz dakika maruz bırakıldığını, ardından lösemi inhibe edici faktör (LIF) varlığında kültüre edilince yedinci günün sonunda yeterli düzeyde Oct 4 ekspresyonunun gerçekleştiğini ve stimulus triggered acquistion of pluripotancy (STAP) hücreler olarak adlandırdıkları, hem embriyonik hem de iPSC hücrelerden farklı olarak ebmriyonun yanı sıra plasenta ve fetal membranları oluşturabilme potansiyeline sahip totipotent hücrelerin elde edildiğini görmekteyiz. İlerleyen deneylerde ise STAP hücrelerin adrenokortikotropik hormon (ACTH) ve LIF varlığında 7 gün daha kültüre edildiğinde STAP kök hücreler olarak isimlendirilen, kısmen potansiyelini kaybeden, artık plasentayı oluşturamayan sadece embriyoyu oluşturabilme yeteneği olan pluripotent karakterde hücreler elde edilmiştir. Yine STAP hücrelerin fibroblast büyüme faktörü 4 (FGF4) içeren ortamda kültüre edildiklerinde ise tamamen farklı olarak çoğunlukla trofoblast işaretlerine sahip hücrelere dönüştüğü görülmüş ve bunlar da FGF4 ile indüklenmiş kök hücreler olarak isimlendirilmiştir (1). Ancak araştırmacıların da ifade ettiği üzere buradaki moleküler mekanizmalar henüz açıklığa kavuşmamıştır ve üzerinde daha çok çalışmaların yapılması gerekmektedir. Ayrıca henüz bu konuda insan hücreleri ile yapılmış çalışmalar da bulunmamaktadır. Bu durum insan hücrelerinde nasıl sonuçlar verecektir veya kök hücre biyolojisi hakkındaki bilgilerimiz ve dokularımızın yenilenme süreci ile ilgili hangi bilgileri açığa çıkaracaktır yapılacak çalışmalar ile öğreneceğiz.
Authors and Affiliations
M Sevimli, T Sevimli
A case of secondary intracranial hypertension resulted from isotretinoin use
Idiopathic intracranial hypertension (IH) is characterized by headache and visual disturbance without any identified secondary cause. When potential contributing causes are detected, it is better that the term secondary...
ESWL treatment results of 96 patients with proximal ureter stone
Aim: Extracorporeal shock wave lithotripsy (ESWL) is a favourable and succesful treatment method for ureter stones. It is highlighted that ESWL can be the first treatment choice for ureter stones. In this study, the resu...
Pregnancy outcomes in patients with placenta previa
Aim: To evaluate the maternal demographic features, perinatal outcomes and obstetric complications in cases of placenta previa. Materials and Methods: The data of 69 women with placenta previa followed up in our clinic b...
Koroner arter kalsiyum skoru kırmızı kan hücresi dağılım genişliği ve ortalama trombosit hacmi ile ilişkilidir
Amaç: Bu çalışmada, koroner bilgisayarlı tomografik anjiyografi (KBTA) ile saptanan koroner arter hastalığı (KAH) ve koroner arter kalsiyum skorunun (KAKS) kırmızı kan hücresi dağılım genişliği (RDW) ve ortalama trombosi...
Diffusion tensor imaging in brain tumors: The role of fractional anisotropy values
Aim: To evaluate the role of Fractional anisotropy (FA) values obtained from diffusion tensor magnetic resonance imaging (DTI) in the differentiation and grading of brain tumors. Materials and Methods: This study examine...