Osmanlı Yeni İlm-i Kelâmında Materyalizm Eleştirileri/Criticism of Materialism in The Ottoman New Science of Kalām
Journal Title: Bilimname - Year 2016, Vol 201601, Issue 30
Abstract
Öz Bir bütün olarak varlığı madde ve etkileşimlerine indirgeyerek açıklayan, evreni kendisi dışındaki aşkın bir varlığın müdahalesine kapatan bir görüş olarak bilinen materyalizm, ortaya çıkış itibariyle felsefenin başlangıcına kadar gerilere götürülse de, tarihsel süreç içerisinde genelde azınlıkta kalan ve tepkiyle karşılanan bir düşünce olmuştur. Ancak bu görüş Avrupa’da XVII. Yüzyıl bilim devrimi ardından gelen aydınlanma ve sekülerleşme hadiseleri sonrasında yeniden taraftar bulmaya başlamış, XX. yüzyılın başlarına gelindiğinde altın çağını yaşayarak dinî, siyasî, ekonomik ve toplumsal tezahürleri de olan bir dünya görüşü haline gelmiştir. Materyalizmin Osmanlı’ya girişi ise XIX. yüzyılın ilk yarısından itibaren askerî ve tıp alanında açılan modern okullar ile Batı’ya eğitim amaçlı gönderilen öğrenciler vasıtasıyla başlamış; XIX. Yüzyılın sonlarında dünyevileşme, Batılılaşma gibi tartışmalara arka plan oluşturduğu halde önemli sayıda Osmanlı aydınını etkisi altına alarak siyasal ve toplumsal sonuçlara neden olmuştur. Diğer taraftan materyalizm Abdüllatif Harpûtî (1842-1916), İzmirli İsmail Hakkı (1868-1946), M. Şemseddin Günaltay (1883-1961) ve Ömer Nasûhi Bilmen (1882-1971) gibi kelâmcıların da dâhil olduğu birçok Osmanlı ulemâsı tarafından tepkiyle karşılanarak eleştirilmiştir. Makalede söz konusu Osmanlı kelâmcılarının materyalizmi ne şekilde eleştirdikleri ve bu eleştirilerinde materyalistik imâlar taşıdığı söylenen klasik dönem kelâmından birleşip ayrıldıkları noktalar tespit edilmeye çalışılacaktır. Abstract Materialism, which reduces the whole of existence as simply matter and its interactions, and respectively ignores the intervention of a divine Being, is often traced back at a time when philosophy was born. However when we study the historical process, we find that materialism was a thought that was generally rejected by the majority. With the enlightenment and secularism that came as a result of the scientific revolution following the Renaissance and Reforms in 17th century Europe, materialism gained more followers. In the 20th century in what was known as its golden era it became a world view, by manifesting itself in the religious, social, political and economic spheres of life. Materialism came to the Ottomans following the first half of the 19th century through students who went to the West and newly established military and medical schools. Despite materialism forming the backbone of debates on westernization and secularism (perpetuating worldliness) towards the end of the 19th century, this did not deter many intellectuals from endorsing much of the values that came with materialism, and it led to many repercussions within the political and social realms of the Ottoman world. On the other hand, materialism was not welcomed but rather disapproved of by many Ottoman mutakallimūn such as Abdullatif Harputi (1842-1916), İzmirli İsmail Hakkı (1868-1946), Mehmet Şemsettin Günaltay (1883-1961) and Ömer Nasûhi Bilmen (1882-1971). We attempt to outline the mentioned late period Ottoman mutakallimūn’s critique of materialism and compare their views with the classical mutakallimūn’s materialistic world view.
Authors and Affiliations
Mehmet BULĞEN
Kuzey Afrika Tasavvuf Düşüncesinde Semâ/Sama Understanding In North Africa Sufism Thought
Tasavvufun bir ilim dalı olarak teşekkülünden itibaren her devirde semâ tartışılan bir konu olmuştur. Bazı âlimler semâyı haram saymış, bazıları ise semâyı savunmuş ve semânın önemini anlatan eserler yazmışlardır. Osmanl...
Dinler ve Küreselleşme/Religions and Secularization
Yazar’ın, Boston Üniversitesi araştırma merkezinde, küreselleşme ve kültür üzerine yürüttüğü ve on ülkeyi kapsayan bir projeden elde edilen çalışmaların gündeme getirildiği bu makalede küreselleşme ve kültür arasındaki k...
Şiddet ve Kişilik İlişkisi Üzerine Psikolojik Bir Araştırma/A Research on the Relationship Between Violence and Personality
Öz Şiddet konusu üzerine yapılan araştırmaların ortak vurgusu şiddetin son derece karmaşık ve çok boyutlu bir olgu olduğudur. Bu çalışma ile de şiddete ilişkin boyutlardan birisi olduğu varsayılan kişilik özellikleri üze...
Kaynak ve Alıcı Yönünden Etkili İletişimin Odak Noktaları ve Bunların Dinî İletişime Etkileri/The Focal Points of an Effective Communication in term of the Sender and Receiver and Their Reflections On Religious Communication
Kaynak ve alıcı arasındaki mesaj alış-verişi olarak tanımlanabilecek olan iletişim, din eğitim ve öğretimindeki en temel süreçlerden biridir. Bu süreç kaynak, alıcı, kanal, mesaj, geri bildirim ve ortam gibi farklı bir d...
Din ve Mutluluk/Religion and Happiness
Din ve mutluluk din psikolojisi alanındaki önemli konulardandır. Araştırmacılar uzun zamanlardan beridir din ve onunla ilgili olan konularla ilgilenmektedirler. Konu hakkında “din ve mutluluk arasında bir ilişki var mıdı...